![]() |
![]() |
#41 |
Bölüm Sorumlusu
Üyelik tarihi: Jul 2007
Bulunduğu yer: Antalya
İletiler: 1,318
|
![]()
DÖĞEN VE HARMAN DÖĞMEK:
1. Kundıgu: Kundıgu, döğen karşılığı olarak kullanılan, en eski türkçe bir sözdür. Fakat bu demek değildir ki, bundan sonra, daha eskileri de bulunmayacaktır. Anlaşıldığına göre, eski türkçe "kundıgu" adını daha çok "döğen bıçakları" yolu ile alıyordu. Çünkü bu sözü veren Kaşgarlı Mahmud, deyişin kılıçları parlatan şey ve aletlerle ilgili olduğunu, başka örnekler de veriyordu. Ayrıca diğer eski Türk lehçelerinde ise, ançık, angıç, merdimen gibi, döğen için kullanılan deyimler de vardır.
__________________
ÖNCE VATAN |
![]() |
![]() |
![]() |
#42 |
Bölüm Sorumlusu
Üyelik tarihi: Jul 2007
Bulunduğu yer: Antalya
İletiler: 1,318
|
![]()
2. Döğen, döven, düven:
Döğen, döven, düven bunlara benzer şekillerde söylenen bu sözler de, döğmek kökünden gelen, türkçe sözlerdir. Ruslar ve bazı Moğollar da, döven ve harman için "tok, tog" gibi deyişler kullanırlar ki, bunlar da, türkçeden geçmiş sözlerdir. Harman döğmek için kullanılan eldeki malzemeye göre en eski türkçe söz "örtkün tepmek", yani "harman tepmek" deyişidir. Yukarıda, "Harman tepmek, çayır kuşunun işi değildir" şeklindeki çok eski bir atasözünü örnek olarak verirken, bunu söylemiştik. Anlaşıldığına göre, eski Türkler, hayvanları gezdirmek yolu ile "harman tepmek" ve sopa veya döğen ile sapları ezmek yolu ile de, "harman döğmek" işlerini yapıyorlardı.
__________________
ÖNCE VATAN |
![]() |
![]() |
![]() |
#43 |
Bölüm Sorumlusu
Üyelik tarihi: Jul 2007
Bulunduğu yer: Antalya
İletiler: 1,318
|
![]()
3 Ayaklamak:
Ayaklamak da eski Anadolu metinlerinde "Harman ayaklamak" ve döğmek şeklinde görülür. Bu kitaplar, daha çok sözlüklerdir ve arapça ile farsça sözleri açıklarlar. Bu sebeple, bu sözlüklerin yazıldığı çağda, Anadoluda böyle eğreti harman usullerinin bulunduğunu düşünmek de, doğru değildir. Bizi burada ilgilendiren nokta daha çok türkçe sözler oldu. Eski Anadolu sözlüklerinde, "Ekini tavar ayağı ile bastırıp ayaklatmak", "Harmanı ayaklayup tereke çıkarmak" gibi cümlelere de rastlıyoruz. Carcar, cercer, cırcır deyişleri ile Anadoluda söylenen döğen cinsini, bizim çakmaktaşlı döğenlerimizden ayırmak gerekir. Ahmet Vefik Paşaya göre, "demir tekerlekli, bıçaklı döğene carcar denilirdi" Doğal olarak döğen çeşitleri de, ayrı bir inceleme konusudur.
__________________
ÖNCE VATAN |
![]() |
![]() |
![]() |
#44 |
Bölüm Sorumlusu
Üyelik tarihi: Jul 2007
Bulunduğu yer: Antalya
İletiler: 1,318
|
![]()
HARMAN SAVURMA:
1. Kalburlama: Türkler, taneleri samandan ayırmak için, genel olarak rüzgara karşı, "savurma" yaparlar. Bu sebeple, Türkçede "harman savurma" kendi başına bir deyiş ve iştir. Savurma ana deyimdir. Anadoluda bunun yanında, savurma şekillerine göre ad almış bazı işler vardır ki, bunlar ikinci derecede kalırlar. Eylemin önemi kalburla rüzgarlı havada samanı taneden ayırabilmek için savurmaktır.
__________________
ÖNCE VATAN |
![]() |
![]() |
![]() |
#45 |
Bölüm Sorumlusu
Üyelik tarihi: Jul 2007
Bulunduğu yer: Antalya
İletiler: 1,318
|
![]()
2.Savurma:
Savurma, Ortaasyadaki bazı lehçelerde de, sapırmak fiili ile ifade edilir. Bu deyiş, yalnızca harman savurmak için değil; kımız ve yoğurt döğme işleri için de kullanılır. Örneğin "savurma makinesi" için, sapıruuçu, yani savurucu denir. Savurmak için kullanılan yaba veya kalbur makinesi gibi aletlere de, sapırgıç adı verilirdi. Anadoluda da buna, "savurgaç" diyenler çoktur.
__________________
ÖNCE VATAN |
![]() |
![]() |
![]() |
#46 |
Bölüm Sorumlusu
Üyelik tarihi: Jul 2007
Bulunduğu yer: Antalya
İletiler: 1,318
|
![]()
3.Tınaz:
Anadoluda dövüldükten sonra savurulmak üzere, biriktirilmiş mahsul yığınına tınaz denir. Bazı eski Anadolu metinleri, farsça "tığ" sözünü açıklarken, "savurmak içün yığılan yığın ki, ana tınaz derler" şeklinde, bir karşılık verirler. Anadoluda tınaz sözü, yalnız harman yığınları değil, ot yığınları için de söylenen bir deyiştir. Fakat ot yığınlarına, çoğu zaman ot tokurcuna da derler. Ahmet Vefik Paşa, biraz da Bursa bölgesindeki görüşlerine göre, tınazı şöyle açıklar: "Kule gibi üstü örtülü yağmur geçmez buğday kümesi" Derleme sözlüğünde ise, bu anlama yakın, türlü yığın şekilleri verilir.
__________________
ÖNCE VATAN |
![]() |
![]() |
![]() |
#47 |
Bölüm Sorumlusu
Üyelik tarihi: Jul 2007
Bulunduğu yer: Antalya
İletiler: 1,318
|
![]()
4. Buğdayı kotarmak:
Harman savrulduktan sonra, ayrı bir iş gelir. Ortaasyada kırman suzmak, "harman yerinden, savrulmuş ve ayıklanmış hububatı toplamak" anlamına gelir. Özellikle, Kırgız sözlüğünde "Maykanda" gibi bir deyişe de rastlanır. Fakat bu gibi deyişlerde, yabancı etkisi fazladır. Kotarmak sözcüğü karşılığı "toplamak, toparlamak, işin son aşamasını da bitirmek" olarak kullanılmaktadır.
__________________
ÖNCE VATAN |
![]() |
![]() |
![]() |
#48 |
Bölüm Sorumlusu
Üyelik tarihi: Jul 2007
Bulunduğu yer: Antalya
İletiler: 1,318
|
![]()
Buğdayı mühürleme:
Tamga, eski Türklerde mühür anlamına gelirdi. Bu sebeple, hayvan, eşya ve hatta silahların damgalanması gibi, harmanda elde edilmiş olan hububat da damgalanırdı. Harezmşahlar çağında yazılmış olan Mukaddimet ül-Ebed'de, "Mühür bastı bugdayga" şeklinde bir cümle görmekteyiz. Bu cümle doğal olarak, Harezmşahlar devletindeki okumuşların dillerini gösteren bir örnektir. Biraz daha sonraki çağlara ait olan Moğolca karşılığında ise, yarı türkçe ve yarı moğolca olarak, "Tamga daruba bugdayda" denmektedir. Harezmşahlar çağında da, köylü ve hayvancı Türk halkının mühüre tamga dediği konusunda hiç şüphemiz yoktur. XV. yüz yıl Anadolu metinlerinde de, "Tahıla mühür urmak ve çeç mühürlemek" gibi deyişler görüyoruz. Eski ve şimdiki Anadolu Türklerinde, bu eski türkçe örnekleri pek çoktur.
__________________
ÖNCE VATAN |
![]() |
![]() |
![]() |
Seçenekler | |
Tarz | |
|
|
![]() |
||||
Konu | Konuyu Başlatan | Otağ | Cevaplar | Son İleti |
Türklerde Kımız | kobali | Türk Mutfağı | 12 | 04-10-2009 18:22 |
Türklerde Peynir. | kobali | Türk Mutfağı | 1 | 04-09-2009 12:26 |
Türklerde Yelpaze | kobali | Giyim Kuşam | 1 | 04-06-2009 16:06 |
Türklerde ayna | kobali | Giyim Kuşam | 6 | 01-05-2009 18:03 |